logo
Toplulukları Keşfet!
  • TOPLULUKLAR
  • Türkiye Gündemi
  • Dünya Haberleri
  • Soru Cevap
  • Gifler
  • Fotoğraflar
  • asdfghjkajsklf
  • Video
  • Teknoloji
  • Bilim
  • Sinema
  • Karikatürler
  • Oyunlar
  • Bugün Öğrendim
  • Müzik
  • Spor
  • Enteresan
  • Yabancı Diziler
  • Türk Dizileri
  • Tespitler
  • Almam Lazım
  • Mobil Uygulamalar
  • Hikayeler
  • Magazin
  • Sağlık
  • Muhteşem Siteler
  • Aşırı Derece Sevimli
  • logo
    • Toplulukları Keşfet!
    • Giriş Yap
    • Kayıt Ol
Toplulukları Keşfet! Giriş Yap Kayıt Ol
  • gundem
  • dunyahaberleri
  • sorucevap
  • gifler
  • fotograflar
  • asdfghjkajsklf
  • video
  • teknoloji
  • bilim
  • sinema
  • karikaturler
  • oyunlar
  • bugunogrendim
  • muzik
  • spor
  • enteresan
  • yabancidiziler
  • turkdizileri
  • tespitler
  • almamlazım
  • mobiluygulamalar
  • hikayeler
  • magazin
  • saglik
  • muhtesemsiteler
  • asiriderecedesevimli

Hikayeler

SosyalFil kullanıcılarının başından geçen gerçek hikayelerin paylaşıldığı topluluk.

Hikayeler

SosyalFil kullanıcılarının başından geçen gerçek hikayelerin paylaşıldığı topluluk.

Popüler
  • Popüler
  • Yeni
  • Eski
  • En İyiler
Popüler Yeni Eski En İyiler
  • 1
    7
    Traktör'ün benzini sosyalfil.com
    4 yıl önce donkeyfromyozgat, /hikayeler
    9 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Yoldayım, bir traktör ile yolda. Traktör olmalı ki yerler hep zencefil ve toprak. Kuru ve bir o kadar ıslak. Gözle görulmeyecek ıslak. Ya gözyaşı ya sidik bu "ıslak". Ağaçlar sardı iki yanımı yolda. Sesli düşündüm; "Bunlar ne ağacı?"

    -Sessiz ol!
    dedi peltek bir ses. Peltek ses traktörü kullanan kişiymiş ki bunu fark etmem biraz geç oldu.

    -Bunu sen hep istedin.
    dedi ardından peltek ses; tüylerim ağaçlar gibi dimdik oldu. Soracağım her şeye cevap gibiydi bu cümle. Kavak ağaçlarını gözlemeye başladım. Düzgün, düzenli ve sıradan. Seçeneğim olsa dönüp bakmam ama nereye baksam kavak ağacı. Aciz hissediyorum.

    -Traktörlerin de benzini bitiyor.
    Bu kes sesin kaynağına dönüp baktım. Sarı şişme montlu, orta yaşlı bir adamdı. Bana bu cümle ile bir öğüt vermek istiyordu. Bir traktöre kaçıncı binişim bilmiyorum fakat ilk olmadığı kesindi. Ağlamak istiyorum. Çünkü bu yolun sonu nereye varıyor çok iyi biliyorum. Kendime olan nefretim, pişmanlıklarımla közlenerek büyüyordu...

    "Sana kavuşamayacağım!" diye haykırdım.
    Sarı montlu adam bana baktı, ben de ona.
    Hareket etmiyorduk.
    Traktörün benzini bitmişti.

  • 2
    9
    Öldürüleceği söyleyen Donanım Haber Üyesi sosyalfil.com
    5 yıl önce twodammes, /hikayeler
    4 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Olayı şu şekilde anlatmıştır;

    "merhaba arkadaşlarım. doğru yerde mi konum haberim yok. zaten şuan bunları yazarken ruhsal olarak ta kötü durumdayım.

    15 nisan tarihinde inşaat kumu yüzünden evime giremedim. bende müthayiti talep ettim. orada bulunan şahıs olayı büyüttü ve karım çocuğum varken harakette bulundu. (karıma). bende karşılık vermemle 5 6 kişi bıçaklarla saldırdı. 155'i aradım ama 3 saat ekip gelmedi. (karakolda tutanakta mevcut. ) bende karakola gittim. çünkü evime sokmadılar bu şahıslar. oradan ifademi alıp evime bırakılmamı talep ettiğim halde gülerek kendini koru dendi ve postalandım. (ne kadar acı değil mi? ama olay şimdi başlıyor.) dün gece aracım kurşunlandı. tekrar ifade mi aldılar ve savcılıktan bir şey cıkarsa sizi koruyabiliriz dediler yine kaba olacak ama yol verdiler. ne yapacam bilmiyorum 3 aylık bebeğim var ve bana gelen haber beni vuracaklarını söylediler. hapisten yeni çıkmış bir kaç şahsın ortasında kaldım. iş yerime kadar biliniyor.

    öldürülmemek için ne yapacağımı bilmiyorum. şuan evimden çok uzaktayım. evim dahi kundaklanabilir. bunu da belirtim ama boş.
    aracım içinse zar zor aldığım sıfır arabamda ne olacak oda mechul. polis kovan bulamadı.

    bana yardım edin. çocuğum daha 4 aylık ve ölmek istemiyorum.

    edit: söylediklerim dışında bir şey yaşanmamış ve tanıklarda vardır.
    edit 2: şikayet ettiğim şahıslar hem cezaevinden tahliye olmuş hemde uyuşturucu madde kullanıyorlar.(bunlarıda belirttim ve çevre kişilerce gelen bilgidir.
    edit: bilgilerim görünmesin diye düzeltme yapamadığım ifadeleri buraya eklemedim. gerekiyor ve yardımı olacaksa eklerim."

    fotoğraflar
    i.hizliresim...
    i.hizliresim...
    üyenin olayı anlattığı video
    www.youtube....
    tutanak
    i.hizliresim...

    Kaynak:
    forum.donani...

  • 3
    2
    Bilinç akışı öyküler 9 - Kızla Anası sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    KIZLA ANASI
    bir virgüllü bir noktalı sanal şiir

    cafcaflı yanar döner iki fotoğraf çektim anne
    tez fotocepledim onları
    tek celsede şrrak diye kropladım
    maşallah ne de yanar döner oldu baksana
    pırırldadım şıkırdadım efektle
    çağrışım saçarken göz aldım
    anlam sıçarken söz aldım
    kalplerde taht kurdum şu profilden çekilmiş pembeyle anne
    bi arama yapsam ellisi
    bi request atsam evlisi
    sanal zenginim ben anne

    iki reklam sloganı yazdım kimlik yaptım bir anda,
    sahanda yumurta kırar
    sokakta boka basar kısalığında oluştum bittim anne
    branda gerdim ruhuma invizibıl oldum anne.

    ben beni anlatamadım
    tivideki şarkılar anlatmış
    ben bana yaklaşamadım
    aysiküğdakiler yanaşmış
    ben beni paylaşamadım
    emesendekiler paylaşmış
    ben bana bakamadım
    şaşakaldım anne
    ben anlatamadım emti bi şeyim ben anne

    yıktım duvarları
    yırttım sınırları
    çökerttim kuralları
    bi traşlı laflar ettim
    nefesleri kesildi okurken anne
    kendimi anlatamadım bitiremedim
    ne doluymuşum
    neyle doldurdunuz beni böyle
    yazdım da amma yazarmışım şoke oldum
    akılları aldım
    gönülleri yaktım anne

    seç seç beğen beni
    bozdur bozdur bozdur harca beni
    inceden yattım browser altlarına
    inciler yazdım resim altlarına anne
    a ah oldular falan oldular dermişim oldular
    sanat kahretti aslında beni biliyo musun
    anlarda yaşardım ya
    yaratırken öldüm anne
    aslında internet senin gibi anaç bana
    ben de ona
    biribirine bakar bakar durur
    üzüm üzüme
    sen üzülme
    ben kararır dururum
    anlasana beni sanal bi şeyim ben anne

  • 4
    2
    Bilinç akışı öyküler 8 - Minare sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!


    İçinden “Bir marş okusam,” diye düşündü müezzin.
    Öğle yemeğine indi ardından.
    Minareden ağır ağır.
    Acıkmıştı
    Bitirip beni aradı.
    “Zındık, Allah seninle görüşecek, bre kâfir-i fürun,
    yezid-i hüsran; tez camiye yollan, yallah,” dedi.
    Caminin güney minaresine
    Yavaş adımlarla
    Gözüm basamaklarda
    Nefes almadan
    Usul usul
    Sessizce çıktım.
    Bir bir merdivenleri...
    Kubbenin dar loş odasında,
    Bir telefon vardı.
    Çalıyordu, yürüdüm yanına.
    Çalmıyordu, çağırıyordu.
    Durdum açtım.
    Allah hattaydı,
    Bana “Müsterih ol kulum,” dedi.
    Sonra kapattı.
    Aşağı yollandım sezgiyle,
    Müezzin kahve içiyordu.
    Tesbih çekiyordu
    Ya sabır içerliyordu,
    Bir yandan da
    Sakalını sıvazlıyordu.
    Gözleri kapalıydı, sakalı burgulu,
    İnci dizdirmiş birkaç,
    Bir iki volta attım,
    Engin kubbenin altında,
    Bana bakmadı
    Kubbeye baktı
    Tesbihi bıraktı
    Ona baktım,
    Kahveyi ters çevirdi kapattı,
    Yanına gittim,
    Sakalından bir inci kopardı,
    Bardağın tersine dokundu baktı,
    “Soğumuş,” dedi,
    İnciyi oraya bıraktı
    Sonra da minareye çıktı.
    Ben de inciyi alıp, falımı açtım.
    Telvenin yerinde yeller vardı.

  • 5
    4
    Bilinç akışı öyküler 6 - Zor sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    “Fikirde gezintiler, sonbahardaki esintiler gibi anlıktır bazen... Zevkliyse insan beyni ki, bir o kadar da çelişki barındırır zannediyorum. Karanlığın uzağında, ikilemleriyle mutlu, iç dünyasıyla sevişen, huzurunu gözlerindeki ışımalarla sefil gördüğü dış dünyaya aksettirme fikrinde ve durumundayım.

    Sevgili eşim; beni sevdiğini, sevdiğin kadar da anlamaya çalıştığını sandığım ve düşünsel aynı zamanda da düşsel ayrıntılarda boğulmakta, kaynar havanın bıkkınlığında, kendime uygun ve müstahak bir çınar gölgesi aramakta olduğum bir akıntıdayım. Bu salınışı, kuşun rüzgârla –kazanmaya çalışmadığı ya da kazanamayacağı halde- boğuşmasına veya gereksiz bir arayışlar kutusuna benzetebilirsin; amma ve lakin bu uyumlu ve karizmatik duyum denizi böyle akar, beklenmeyen ilham ve patlamalarla yayılır, katlanır, akışkanlığını artırır. Nüfuz eder gittikçe ebedi ruhumun iliklerine ve işler ki her geçtiği yere lekelerini, aracı olayım kendi kendime...

    Kurşun kalemin derdi yok, harf sanatından başka; yoksa uzayıp giden bu satır dansından bir anlam özümseyebiliyor mu sanırdınız? Eğer öyleyse nedendir mutsuzluğu? Kilerimden çalınmasın bir şişe beyaz şarap dahi, yalandan başka şeyler söylensin artık bana, imgeme değil gözlerime baksın insan dediklerim, sevmek istediklerim, her mirim anlasın beni, dediklerime yükleyemediğim anlamı, anlamsızlığı belki de çekip çıkarsınlar bakışlarımdan, kendilerine inanıp, kendilerini sevsinler, ben her şeyi eleştirmekten vazgeçeyim, boş vereyim, dalgalara gelip, güleyim, her şeyin üstesinden gelip, en uzaklıkların altından kalkayım kıvrak ve kıvrımları coşkun fikirlerimin sıyırışlarıyla beni aralardan, saydamlaştığım zamanlarda periler ağlasınlar yaprak uçlarından, narin ve ince elleriyle dokunsunlar bedenime, sırnaşsınlar ruhuma, yüce ağaçların tepelerindeki zevk havuzlarında ağırlasınlar beni kızıl gökyüzüne nazır ki alacakaranlıktan birkaç vakit evvel olabileyim hiç göremediğim yerlerde, olayım hiç olamayacağım gibi... Sınırları aşmak gerekir silercesine.

    İşte gerçek zor. Hiçbir şey başlamaz vardığım noktadan ve sona ermez varamayacağım noktaya doğru...”

  • 6
    4
    Bilinç akışı öyküler 7 - Yaz sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Kış bitti. Yaz geldi.

    Geleceğini göremeyem insanoğlu ne yapsın etsin de kurtuluversin tüm günahlarından tek çırpıda, atsın üstündeki pisliği, tarihi. Pıtır pıtır dökülsün lekeler yerlere. Hiçbirşey göründüğü üzere tekabul etmiyor sır kuyusu benliklerimize. Bizlerden oluşan bir kâinat tahayyül eder dururdum vakti zamanında velhasıl bu gayede silemediğim iz kalmadı ruhumdan. Biz, yaratmak yerine, aşınan doğa misali, onlara, bunlara, şunlara benzemek için çalışalım. Baskılardan kaçacak delikler arayarak zamanı tüketeduralım. Bulunacak bir şey yok, haliyle aramayalım.

    Yaratmaktan başka çare yok. Gerçeğin ve çaresizliğin diktiği duvarlar arasından bir ses sızdırmak için çığlıklar atmaya devam edelim. Çünkü bir nota sızacaktır o duvarlardan, doğacaktır çocuk. Geçmişin bulduğu cevapları bugünün sorularına yamamak için gereken erdeme ancak süreç sonlarında ulaşabiliriz.

    Bok döngüsü karşıma çıkan her soruda bir sığınak olmuş. Hiçlik ve yokluk aklımda o kadar çok tekrar eden, birbirini tüketen kavramlar haline geldiler ki artık onlar bile anlamsızlıklarını yitirip öküz bokuyla sıvanmış tablolar gibi görünüyorlar bana. Varolmadan önce anlamlandırılan şeylerle varolduklarının akabinde anlam kazanan şeyler arasındaki fark ne büyük. Ben henüz değersiz varlığımın diri göğüsler karşısındaki yokluğunu tartmaktayım. Üstümde yolculuğa çıkmanın, dağlar taşlar görmenin rahatlığı... Varoluşa giriş. Erişilmez güzelliklere yakından bakma şansını elde edebilenler onlara sahip olma ateşiyle kavrulurlar. Bu vahşi dürtü erişilmeze yaklaştıkça artar. Aktarımı zor olsa da bu tip hayat kıvılcımlarını elalemin kurumuş ormanlarına salıp onları da alevlendirmek lazımdır.

    Umursamazlık, unutkanlık. Salınan saçlarıyla yarı çıplak kadınlar güneşte sereserpe uzanmış yatarlar. Cayır cayır. Çıtır çıtır. Deniz şırıltısı, kum hışırtısı, rüzgâr iniltisi, terlik şapırtıları, çatal bıçak triktrakları, sessiz gizli dedikodular, uzaktan kesişmeler, merak, sıcak, ter ve alkol.

    Tatil. Rüzgâr tüm utançlarımız alıp denizin üstünden ufka süpürsün. Islak üzümler soğuk denizde sertleşmiş göğüs uçları kadar diri. Herkes çok mühim ve planlı işler yapmakta, gelecekleri ve geçmişleri hakkında ciddi diyaloglara girmekte ve büyük kararlar almaktadır. Bense durmaktayım ve izlemekteyim. Ne kadar büyük bu fark? Bilmiyorum.

  • 7
    2
    Bilinç akışı öyküler 4 - Kızıl sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Kızıl

    Devamlı bir uğultu, trafik, sarsıntı, zaman, atmosfer ve bunun gibi rahatsızlık verici deneyimlerin uç noktalarımda birleşen, ne sınırda yayıldığı belirsiz gürültüsü. Katatonik bir kakafoni. Ne dediği anlaşılmayan insanlar. Boş, geniş, yücelik hissi taşıyan duvarlar, beyaz büyük duvarlar. Kızıl saçlı, dolgun memeli bir kadın. Beyaz puantiyeli mi yoksa çiçekli mi olduğu anlaşılmayan desenli kısa kırmızı bir elbise giymiş. Mavi gözleri bakıyor. Yuvarlacık pürüssüz bir burnu, onun üstünde ve yanaklarında çilleri... Alışveriş yapıyor süpermarkette, tıngırdayan, zangırdayan alışveriş arabasına doldurdukça dolduruyor. Ne aldığının farkında değil gibi, bir sıradan ötekine geçiyor... Ben nedense takip ediyorum bu kadını. Sonra birden, ucuzcu, orta sınıf bir konfeksiyoncudayız. Aynı kadın. Bir şeyler satın alıyor, ne için, hangi zevkle, kaç para... Üstüne elbiseler deniyor. Soyunma odasına daldım ardından, memelerini avuçlayıp, “istiyorsun” dedim. Sonra birden bir koşturmaca, sokaklarda, farklı mekanlarda... Biz kadınla işi bitirecek yer arıyoruz. Her tarafta değişik yaşta, farklı ırklardan, cinsten insanlar. Her yer insan. Nereye girsek, nereden çıksak insan, bitmiyor. Her köşe başında, arada dokunuşlar, sarınışlar, sırnaşmalar, öpücükler, ısırıklar, sürtünmeler ama mekan yok. Uçsuz bucaksız tarlalar, gözden uzak kuytu köşeler sanki çalınmış. Sanki orgazmın bir adım evveli, arayış içinde bir yolculuk gibi, kafam patlıyor ve bir yer düşünemiyorum, tüm evren santimetrekarelere parsellenmiş ve satılmış. Gerçek dünyanın rüyadaki ihaneti. Uğultu, zaman akıp gidiyor. Elbisesinin üstündeki şekiller iyice belirsizleşiyor, kırmızısının üstünde yok oluyor. Hiç zaman yok, ama ne için yok, belirsiz...
    Sonra uyandım tabii. Uyandım uyanmasında da henüz bir pire boyuna inmiş olduğumdan ve bu kızıl afetin vücudunda hapsolmuş olduğumdan haberim yoktu...

    ... devamı "pire" adlı öykü...

  • 8
    4
    Bilinç akışı öyküler 5 - Ölüm sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    2 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Ölüm

    Dedemin mezarını ziyarete gitmiştim. Ortalık yemyeşil, çiçekler rengârenkti. Ilıkça bir rüzgâr esiyordu. Mezarlığın büyük ve çirkin kapısından girerken ürperdim. Yine ölümü düşündüm. Hemen köşe başında olabilirdi. Bekliyor olabilirdi. Ölümün tadına bakıp kaçabilir miydim? Kaçabilsem tadı damağımda kalır mıydı? Sonra tekrar tatmak ister miydim? Peki ölsem, öldüğümü bilmek ister miydim? Ölsem en çok neye üzülürdüm acaba. Aklım öbür tarafta, yoldan yürüyerek mezarlığın derinlerine ilerledim. Asfalt patikalardan dedemin kabrine inerken papatyalara baktım. Ne küçük ve nazikti çiçekler. Umursamaz, eteğini tutup sağa sola salınarak kıvıran genç kızlar gibi. Çiçekler ölümü düşününürler miydi acaba? Ölüm hepimize aynı mesafedeydi ama görünüşe bakılırsa çiçekler bunun farkında değildi. Biz sonumuzu biliyorduk ve buna rağmen yaşıyorduk. Bize bu ayrıcalığı bize kim tanımıştı? Bilmiyorduk. Ölümü görmesek, bilmesek, biz de umursamaz olabilir miydik? Salınabilir miydik böyle rüzgârda sağa, sola?

  • 9
    6
    Aldatılan Bir Kadının Gözünden Boşanmanın Hissettirdiği Korkunç Başarısızlık Hissi sosyalfil.com
    5 yıl önce warmandblack, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Aldatılmak, boşanmak hiç hoş kelimeler değiller fakat bir yandan baktığımızda da hayatın gerçekleri. Sözlük yazarı ''hickiran karasinek ve uyuyan karinca'' da aldatılmış ve sonrasında boşanarak ilişkisini sonlandırmış. Ardından gelen hissiyatı da bizlerle samimi bir şekilde paylaşmış.

    korkunç bir başarısızlık hissi getiriyor beraberinde..

    bir otelde tatildeyim şu an. elli tane çift var etrafımda. algıda seçicilik dedikleri bu mu, yoksa şu ülkenin tüm mutlu insanları bu tatil beldesinde mi toplandı gerçekten merak ediyorum.

    6.5 yaşındaki kızım bile en sevdiği erkek arkadaşıyla el ele yürüyor. 20'lik gençler göz göze oturuyor. çocuklu aileler reklam filmlerinden fırlamış gibi mutlu. 80'lik çiftler bile diz dize, ilk günkü aşkla bakıyorlar birbirlerine..

    çok kıskanç bir insan değilimdir ama her bir gözeneğimden kıskançlık fışkırıyor şu an. bu yanlış ata oynamışlık hissi öldüğüm güne kadar kambur olacak sırtımda.

    yeniden sevsem birini, geçmişim hep uçan bir balon gibi elimde olacak, başımın üstünde dalgalanacak. daha önce evlenmemiş olsa sevdiğim adam, klasik türkiye gerçeği, istenmeyen gelin olacağım. kızım var, en düzgün gördüğüm adamı bile elli kere sorgulayacağım.. binlerce yalan söylenmiş bir insan olduğum için, karşımdaki "allah bir" dese bile artık inanmayacağım..

    telefonumda beni aldatan, maddi manevi dolandıran, kendime güvenimi elimden alan ama çocuğumun babası olması sıfatıyla nadiren de olsa görüşmek zorunda olduğum bir adam, "şerefsiz köpek" ismiyle kayıtlı ve ben o şerefsizin bizi getirdiği noktanın, bu enkaz gibi boşanmanın altında tüm ağırlığımla eziliyorum. onun dağıttığı hayatımın faturasını hem kendime, hem hayatımdakilere kesiyorum.

    aylarca çalıştığım bir sınavdan kalmışım gibi, saatlerce uğraştığım yemeği fırında yakmışım gibi, iş yerinde önemli bir sunumu yüzüme gözüme bulaştırmışım gibi başarısız, yenik, mahcup hissediyorum..

    kaynak: eksisozluk.c...

  • 10
    2
    bilinç akışı öyküleri 1 - domuz ve dürzüler sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    yabani kaçışlarla kovalamaç oynarlar tarihin başında.

    organ ayaklanması saçlara sıçraması kafa taslarına dolması zamandan.
    kulaklara dolar kan. çanaktan taşan son kan gibi kırmızı dolgun kulaklar damardan besili. kırmızı balon dolgusu şişkin leşli, kapış kupuş.

    tarihin başından geldi bekleyip ne geldiyse etlerin içine. uzaktan kokladım. göç ederken beklemeden kelebekli ciğer içi cep yapmış. çok bilirkuş.

    süslenerek vals ederlerken dönen baş kokuları burun çınlatır en iyisini süslemeciler ve dönmelerle dönerleri dövenler bilir.
    hokka borozan şarıyla pimpirikli horasan çarının hava yarıkları peri bacası fabrikası kiremitliğinde ve iriliğinde tazedir, geniştir, yenidir. yektir, yeksan ama hiç.
    bangır köpür yanar, öter çeker, sabahtan öğlene fırk fırk eder.

    hop dedik burundelikleri işte can kokusu bu.
    siyah noktaları hep çıp çıplar yapışıktır içiçe kardeş gibi. cin pişirir içlerinde hepsi birer terefiş.
    el ele dönerler küvette dansederek domuz ateşine merkez edip.
    aça kapana kuş bebelerin gaga açlığı onların gidi gidi folloşlarını alıştırmış.
    yağmur der kar der in bin der bekler bebekler be bekler, beğ bekler.
    evde ağaçta yeğ bekler yeemekler yeemekler.

    cik cikler cikcik diye cikciklerken bahar geçer ateş yanar.
    göz düşer hurma oyar.
    kabuklu hurma dolduran kuştur önce. sonra yumurtalaşır. kavuklanır masumca.
    velakin kovukta hiyerarşi başka iştir. tatlı söze kıvırmaz kalbini.
    tık tıklar bazen.
    çıtçıtlar hep.
    çıtlamak yeter.

    kara delikleri delinleşir her zıplayışla. geriye yürümek istediklerinde anneleri sevmedi diye ağladı da deyince üstüne bir de kıskıvrak sümerler içlerinde. aralarında kovalamaç dahi yasakmış popoları gergin olur denir hep.
    kasket kaslar ayıptır. kask takmış dişe geçmez hem.
    tam da dedik işte çömdü gök üstüne tam tamam diye. tülbentle süzdük.

    karbon köpüklü kara kartal tüyleri ayıklanmıştır evvela yabanicesinden. bir oturuşta iki barbar bi domuzu havada döver kıl kokusuna içerleyerek.
    yok efendim kara kan damlattınızlar kanıyorsunuzlar turnikeciler sırayla aşağıdan kalbe doğru ilerlerse ilerlesinmiş ki kime ne? ne ki kime? ki mene? ki koza? kiş aza?

    ilerlemektedir işten. hep derim ne kadar tedirse bile durmayı bilmeli kedi.
    kimse göz yağına bebeğine ağrısına ilkine milfine bakmaz, taşları dizer yakar ateşi.

    yağ birikmiş dedi. açtı enseledi tokatla pembe fıstığın poposunu.
    iple sarkmış ağaçtan. ne tontik kuyruk. ne kıvırcık ne minik kuyrukuçukuçu.
    yağı sıkılası kıvırcık suyu.
    paklı parlak kalçasında dürdane sarmalı.

    tüter kamp ateşinde sevgiyle gagasının ucundan.
    domuzkuş ötelemesi pikniği burası.
    odd duman ne?
    kime geldiniz sis?
    evet pis.

    yayık kayık olur genişler suda burun delikleri. bacadan verir tütsülü dumanı kuru gaga. sonra elle ve çıplak ayakla kemirerek tırnaklarıyla ayak iziyle tuttuğu butundan dişler.
    özür dilemez. sıyırim mi demez. denemez.
    ateşli kamp pişirme kum sofrası adabında namevcuttur.

    en sonunda dişleri sakallarındaydı artık. sabah finaline karın tokluğu yani.
    hiç yağlı bi şey kalmamışmış.
    dişleri sakal hep.
    köpüklenip kabartılaşır patlak balonları.

    yağı sakızı poposu yapışır diş arasında.

    tırnak derilidir. ara çıtırlı. diş kovuklu.
    denemez buda.
    bu der susarsın.
    su vermez domuzkuşu. yağdan o nası sulansın?

    ter delikten çıkar süzgeç misiniz de domuz çevirip yağını tuzunda ruhunu ateşlere savurursunuz? soğuk suda yüzer gözleri domuzun.
    çanakta süzer periskopun domuz şevki.
    küresel domuzluk.
    allahın domuzu yoksa pişmesinden öte bebelere yazık.

    sakalını dişler, kıllar dişinde kamaşır döner sert olursa. döndürebildiktir hep tabii.

    "diş kılında eti domuz kalmış harlı yağdan kin süzerken, size ne kumda kararan soğuk donuk irli damlasından" demişler dönerken eve.
    pankuşlar tok.

    dön domuz
    dur domuz
    döndo
    muz
    durdo
    muz
    yan domuz
    düz domuz

    "ar domuzam etiles muselmis"
    yani;
    "yeme domuzun etini kum üstüne,
    severler kıl dişli sakalından pek küsküne"

  • 11
    3
    Bilinç akışı öyküler 2 - Arapça bir Şarkı sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    JUBA

    İhn fekid allahide şidde şehida
    be hadid ulma tikad felle hadida

    fel ceril allavada meşa letin
    ad ber il bevi veril den fa verida

    Duğs ala hameti ebyali falağ
    be irriz huri vela tutti yahuda

    Zem miha in çide an fen hafida
    al kisas an adife en asumuda

    Duğs ala hameti ebyali falağ
    be irriz huri vela tutti yahuda

    Zem miha in çide an fen hafida
    ahl kisasen adife en asumude

    İhn fehid allahide şidde şehida
    be hadid dulma hadid fella hadida

    fel ceril allavada meşa letin
    vaahd ber il bevi veril denfe verida

    bi yuhel musli muhammad sarhadın
    da bahül habi lübil halil verida

    ya şehid el habi-eydi ümmeti
    fel ida etül ina en vel eşida

    İhn fehid allahide şidde şehida
    fel hadid dulma tikad felle hadida

    fel ceril allavada meşa letin
    vaahd beril bevi veri den fa veri da

    huud demi hibran va cildi deftera
    vaat dugu fiihi huuru delya şehida

    huud demi hibran va cildi deftera
    vaat duru fiili huuru delya şehida

  • 12
    3
    Bilinç akışı öyküler 3 - Pire sosyalfil.com
    5 yıl önce fikfik, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Bir adam ve bir kadın bir sabah aynı anda uyanmışlar. Kadın kendini vücudunun farklı yerlerinde gezinen garip kaşıntılar içinde bulmuşken adamsa kendi dünyasından ve gerçekliğinden uzaklaşmış, bir pirenin boyuna inmiş bir halde kadının bedeninin üstünd esonsuza dek hapsolmuş.

    Adam kadının üstünde, deli danalar gibi oraya buraya koşturarak nerede olduğunu anlamaya çalışadursun, kadın ikide bir kaşınarak onun hayatını tehdit etmekteymiş. Adama göre kadının vücudu çöller kadar uçsuz bucaksız, uzay kadar sonsuz bir mekan gibiymiş.

    Gel gelelim ben diyeyim uzun, siz deyin kısa bir zaman sonra ikisi de bu garip duruma farklı şekillerde uyum sağlamaya başlamış. Kadın kaşıntılarına çok önem vermemiş, unutmuş gitmiş. Adam içinse bu yaşadıkları pek de unutulup kenara atılacak cinsten değilmiş.

    Bir kadının vücudunun üstünde yaşamaya mahkum bir adam mı yoksa vücudunda pire kadar bir adamla yaşamaya mahkum bir kadın mı daha kötü bir durumdadır sizce?

    Adam zamanla nerede olduğunu bilmeden kadının vücudunu keşfetmeye başlamış. Belaltını keşvetmesi geceleri gündüzlere katarak tam yetmiş yedi gün sürmüş. Sonunda bacak kaslarını dize bağlayan bölgedeki göçüklerden birini yaşam alanı ilan ederek buraya yerleşmiş.

    Yakınlardaki yopun kokulu ve derin mağara adamı hem korkutuyor hem de onu çağırıyor gibiymiş. Hayatında hiç görmediği bu mağaramsı yapının girişindeki sık, keskin ve kara kıvrımlı çalılardan oluşan bölgenin nasıl bir yer olduğunu anlamaya çalışmış bir süre. Gördüklerine inanmak istemese de algıladıklarını bir araya getirdiğinde nerede olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlamış. Günler geçmiş, aylara dönmüş, aylar mevsimlere...

    Adam kadının göğüs, göbek, bel ve boyun bölgelerini keşfetmeye devam etmiş.
    Zamanının çoğunu dolaşmakla ve neden orada olduğunu anlamaya çalışmakla geçiriyormuş. Sonunda zor geçen birkaç ayın ardından nerede olduğundan emin olabilecek bir erdeme ve tecrübeye ulaşmış.

    Oradan nasıl çıkacağını kara kara düşündüğü günlerden birinde aklına kadının beynine yolculuk etmek gelmiş. Bedenin farklı bölgelerinden topladığı pılını pırtını yeni keşfettiği göbek deliğinde kurduğu kamp alanına taşıyarak bir plan yapmış.

    Yaşamsal ve gerekli malzemeleri yüklenip sağ kulağın yakınlarında köprücük kemiğini omuza bağlayan derin çukura taşınmış. İlk giriş denemesini sabahın erken saatlerinde kadın uykudayken yapmaya karar vermiş. Kadının akşamdan yüzüne sürdüğü yaldızları kullanarak yansıtlamı bir fener sistemi üretmiş. Böylece birbirine vücut kıllarıyla bağlanmış bir ayna sistemi kullanarak kulağın derinliklerine inebiliyor ve bulunduğu bölgeyi aydınlatabiliyormuş.

    Minik ışık hortumuyla yavaş yavaş ilerleyerek, kulağın inanılması güç estetikteki kıvrımlarını incelerken haftalardır hiç konuşmadığını fark etmiş. Şaşkınlık içinde kendi kendine, “İnanılır gibi değil!” deyivermiş. Bütün her şeyin bir rüya edasında ilerleyişi, zamanın gerçek dışı akışı işte bu noktada son buluvermiş. Adamın kendi kendine sızlandığı bu söz kadını içki ertesi bitkin uykusundan ve erotik rüyasından bir anda koparıvermiş. Kadın bıçaklanmış gibi dehşet içinde yataktan fırlamış. Birkaç adım koştuktan sonra, saçları diken diken bir halde olduğu yerde kalakalmış. Gaipten gelen “İnanılır gibi değil!” haykırışa anlama vermeye çalışmış. Bu sırada sarsıntılarla kulaktan dışarı yuvarlanan adam da rüyasından zıplayarak uyanmış gibi olmuş. Bu fırsatı kaçırmaması gerektiği anlayarak hemen kulağın içine koşmuş ve olanları bir bir anlatmaya başlamış.

    Yorucu bir gecenin sonunda evine dönerken apartmanının girişinde karşılaştığı kızıl saçlı afetin yeni komşusu olduğunu anladığını, onu yatağa atmak için sarhoş kafayla yaptığı ilk görüşte aşk ilanını, kadının sevişirken anlamadığı latinceye benzer bir dilde çığırdığını, ayrıca epey esrarengiz bulduğu hatta korktuğu bu kadının ancak sihirli diye tanımlayabileceği bir öpücük kondurarak dudaklarına, kulağına uzun ve tatlı rüyalar dilekleri fısıldayıp bırakıp gidişini ve nasıl bir anda uykuya daldığını anlatmış.

    Uyandığında kendini kadının vücudunda barınan mikroskopik bir asalak olarak bulduğunu ve yaklaşık üç aydır orada yaşadığını anlatmış. Bu mantıksız ve nedensiz karmaşanın göründüğünden daha ciddi olduğunu düşündüğünü ve ilgili kaygılarını aktarmayı da ihmal etmemiş. Bu uzun monologdan sonra donup kalmış olan kadın artık delirdiğine emin olmak üzereymiş ki bu saçmalıklar silsilesinin, akşam içtiği içkilerin yorgunluğu olabileceğini düşünmüş.

    Kafasının içindeki mırıldanmaları hiçe sayarak yatağa dönmüş ve uzanmış. Amma velakin perdenin aralığından sızan günün ilk ılık ışıkları hafızasını silkelemiş. Aylar önce gittiği club'dan çıkarken yanına gelip kulağına “tatlı ve uzun rüyalar için...” diyerek fısıldanan kelimeler, koluna batan bir şey... Uzaklaşan bir kadın...
    Kafasındaki garip sesin ona tarif ettiği kızıl saçlı kadına ne kadar da benzediğini fark etmiş uzaklaşanın.

    Kimmiş peki bu kadın ve neden ona çatmış?
    Tam o sırada içinden bir ses ona "sus" demiş.
    Sadece "Sus ve bekle..."

  • 13
    2
    Bir gün Padişah Hızır'ı görmek ister sosyalfil.com
    6 yıl önce muzipmuhtar, /hikayeler
    0 yorum paylaş
    • Facebook'ta Paylaş
    • Twitter'da Paylaş
    • Whatsapp'ta Paylaş
    • Direk Link
    şikayet et!

    Bir padişah Hızır’ı görmek istiyordu Bir gün bunun için tellallar çağırttı “Kim bana Hızır’ı gösterirse onu armağanlara boğacağım” dedi Birçok oğlu ve kızı olan fakir bir adam bu işe talip oldu Karısına dedi ki: “Hanım ben padişaha Hızır’ı bulacağımı söyleyip ondan kırk gün müsade alacağım Bu kırk gün için padişahtan size ömrünüz boyunca yetecek yiyecek, içecek ve para alırım

    Kırk günün sonunda Hızır’ı bulamayacağım için benim kelle gider, ama siz rahat olursunuz”

    Adamın karısı kanaatkar biriydi “Efendi biz nasıl olsa alıştık böyle kıt kanaat geçinmeye Bundan sonra da idare ederiz Vazgeç bu tehlikeli işten” dedi Ama adam kafaya koymuştu Padişaha gidip Hızır’ı bulacağını söyledi Bunun için kırk gün izin istedi Hızır’ı bulmak için koşuşturacağı kırk gün zarfında ailesinin geçimi için sarayın ambarından tonlarca yiyecek, içecek ve nakit para aldı Bunları evine teslim edip kırk gün ortalıktan kayboldu Kırk günün bitiminde padişahın huzuruna çıkıp herşeyi itiraf etti: ‘Benim aslında Hızır’ı falan bulacağım yoktu Ailece sıkıntı çekiyorduk Hızır’ı bulacağım diye sizden dünyalık almak istedim” dedi Padişah buna çok kızdı: “Padişahı kandırmanın cezasını hayatınla ödeyeceğini hiç düşünmedin mi?” diye bağırdı Adam da her şeyi göze aldığını söyledi Bunun üzerine padişah yanında bulunan üç veziriyle görüş alış verişinde bulundu Birinci vezire sordu:

    – Padişahı kandıran bu adama ne ceza verelim?

    – Efendimiz, bu adamın boğazını keselim, etini parçalayıp çengellere asalım

    Bu sırada peyda olan, nurani, ak sakallı bir ihtiyar I vezirin sözleri üzerine söyle dedi: Küllü şeyin yerciu ila asıhı”

    Padişah ikinci vezirine sordu:

    – Bu adama ne ceza verelim?

    – Hükümdarım bu adamın derisini yüzüp içine saman dolduralım

    Biraz önce ansızın ortaya çıkan ihtiyar yine “Küllü şeyin yerciu ila asıhı” dedi

    Padişah üçüncü vezire sordu:

    – Ey vezirim sen ne dersin, beni kandıran bu adama ne ceza verelim?

    – Padişahım bana göre, bu adamı affedin Size yakışan, sizden beklenen budur Bu adam önemli bir suç isledi ama sanıldığı kadar da kötü biri değil Çünkü çoluk çocuğunun rahatı için kendini feda edebilecek kadar da iyi yürekli

    Nurani ihtiyar yine söze karıştı: “Küllü şeyin yerciu ila asıhı”

    Bu defa padişah o yaşlı zata yöneldi:

    – Sen kimsin? İkide bir tekrarladığın o laf ne demektir?

    ihtiyar cevap verdi:

    – Senin birinci vezirinin babası kasaptı Onun için kesmekten, etini çengellere asmaktan bah setti Yani aslını gösterdi İkinci vezirin babası yorgancı idi Yorgan yastık, yatak yüzlerine yün, pamuk vb doldururdu O da babasına çekti

    Üçüncü vezirin ise babası da vezirdi O da soyuna çekti, büyüklüğünü gösterdi Benim söylediğim söz “Herkes aslına çeker” demektir Vezir istersen (üçüncü veziri göstererek) işte vezir, Hızır istersen (kendini göstererek) işte Hızır, bu adamı mahcup etmemek için sana göründüm, dedi ve kayboldu

Yeni İçerik

TOPLULUK KURALLARI

- Bu toplulukta, kullanıcılar başlarından geçen ya da tanıdıkları birilerinin başından geçen hikayeleri paylaşmaktadır.

- Paylaşımların başlıkları hikayeyi özetler nitelikte olmalıdır. Metin kısmında hikaye detaylı olarak anlatılmalıdır.

- Troll amaçlı hikayeler, bir kişiyi, grubu, kurumu zor duruma sokacak hikayelerin paylaşılması yasaktır.
19.12.2016’de /sosyalfil tarafından kuruldu.
Topluluk Moderatörleri: /sosyalfil

YENİ

1
Best Boxers For Men
1
Besiyeri Hazırlama
1
Cotton Bikini Panties
1
Turkish Underwear Wholesale
1
Black Lace Bodysuit Long Sleev...
2
2021'de Netflix'te En Çok İzle...
2
Taytlı Mayo
2
Yıldönümü Hediyeleri
2
Sırt Korsesi
2
Kullan At Fabrikası
Sosyal Fil

SosyalFil, kullanıcıların link ve içerik paylaşabildiği sosyal bir ağdır. SosyalFil topluluklarıyla içeriklere ulaşabilir, isterseniz kendi topluluğunuzu oluşturabilirsiniz!

  • Kullanıcı Sözleşmesi
  • Gizlilik
  • Eklenti
  • Toplulukları Keşfet!
  • Sosyal Fil Topluluğu
  • İletişim

© 2016 Sosyal Fil. Tüm Hakları Saklıdır.