- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
-
208
- 209
- 210
Yoldayım, bir traktör ile yolda. Traktör olmalı ki yerler hep zencefil ve toprak. Kuru ve bir o kadar ıslak. Gözle görulmeyecek ıslak. Ya gözyaşı ya sidik bu "ıslak". Ağaçlar sardı iki yanımı yolda. Sesli düşündüm; "Bunlar ne ağacı?"
-Sessiz ol!
dedi peltek bir ses. Peltek ses traktörü kullanan kişiymiş ki bunu fark etmem biraz geç oldu.
-Bunu sen hep istedin.
dedi ardından peltek ses; tüylerim ağaçlar gibi dimdik oldu. Soracağım her şeye cevap gibiydi bu cümle. Kavak ağaçlarını gözlemeye başladım. Düzgün, düzenli ve sıradan. Seçeneğim olsa dönüp bakmam ama nereye baksam kavak ağacı. Aciz hissediyorum.
-Traktörlerin de benzini bitiyor.
Bu kes sesin kaynağına dönüp baktım. Sarı şişme montlu, orta yaşlı bir adamdı. Bana bu cümle ile bir öğüt vermek istiyordu. Bir traktöre kaçıncı binişim bilmiyorum fakat ilk olmadığı kesindi. Ağlamak istiyorum. Çünkü bu yolun sonu nereye varıyor çok iyi biliyorum. Kendime olan nefretim, pişmanlıklarımla közlenerek büyüyordu...
"Sana kavuşamayacağım!" diye haykırdım.
Sarı montlu adam bana baktı, ben de ona.
Hareket etmiyorduk.
Traktörün benzini bitmişti.
Bu cümleyi kuranların ekonomi ve globalleşen dünyaya dair tek bir fikri olmadığı aşikardır.
Sebebi kaynağı nedir bilinmez, 26 yaşımdayım bir kez olsun iskender ayran yapamadım.
açıklayın filler çok sosyalsiniz ya hyaa..